Sosyal zekayı; kişiyi insanlara yakınlaştıran, onlarla iletişim kurabilen, duygularını ve ilgi alanlarını anlayabilen, onları etkileyebilen, arkadaş edinmek, eğitim, rehberlik, medya, iş yönetimi, finans, ticaret gibi alanlarda ve aile, komşu, akraba ve yabancılarla ilişkilerinde başarıya götüren, insanın içindeki ruh olarak anlatıyorlar.
Bütün bunlar aslında müminlerin de vasfıdır. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “Mümin; seven ve sevilen kimsedir. Sevmeyen ve sevilmeyende hayır yoktur.” (İmam-ı Ahmed ve Taberani rivayet etmiştir.)
İnsanoğlu tabiatı gereği sosyal bir varlıktır. Tek başına yaşaması mümkün değildir, ancak içeresinde bulunduğu toplumla iletişim halinde yaşamını sürdürebilir ve ancak iletişim yeteneği kazanmasıyla hayatında başarılı ve aydın bir birey olabilir.
Sosyal zekâ, başkalarını anlama, güven bağlarını kurma, onları etkileme ve onlarla etkileşime girme yeteneğidir.
Sosyal zekâ diğer zekâ türleri gibi bir zekâ türüdür, ancak kişiliğin herhangi bir özelliği olarak genetik, sosyalleşme, özellikle küçük yaştaki faktörlerin ve uygulama ve eğitim yoluyla insan kaynaklı büyüme faktörlerinin bir ürünüdür. Belki de nihai faktörler (uygulama ve eğitim yoluyla insan kaynaklı büyüme faktörleri) odaklanmamız gereken faktörlerdir, çünkü bizim bunları kontrol etme gücümüz var.
Burada, sosyal zekanın geliştirilmesinde yararlı olan bir dizi tavsiye ve prosedürleri anlatacağız.
Bunlar 10 maddeden oluşmaktadır:
1- Kendinle ve başkalarıyla barışık ol. Çoğu kimsede bulunan kızgınlık, öfke ve bıkkınlık gibi olumsuz niteliklerden uzak dur. Fiziksel niteliklerinizden, belki de psikolojik ve zihinsel niteliklerinizden veya başkalarının bazı niteliklerinden hoşlanmayabilirsiniz. Hiç sorun değil. Bunu kabul etmelisiniz. “Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.” (Yasin, 38). Muhakkak Allah (c.c) seni aklın ve gücün nispetinde sorumlu tutar. Bu olumsuz niteliklerin sende var olduğunu kabul et (itiraf et), ve bu olumsuz nitelikleri olumlu niteliklere dönüştürmek ve geliştirmek için özen ve sabırla çalış. Böylece sen Allah’ın takdir ettiğini (sende bulunan olumsuz nitelikler) onun takdiriyle gidermiş olursun. “Nerede kolaylık varsa, orada güzellik vardır”. (Müslim ve Ahmet rivayet etmiştir.) “Allah kimseyi kendi verdiğinden fazlasıyla yükümlü tutmaz. Allah bir güçlüğün ardından bir kolaylık sağlayacaktır.” (Talak, 7)
Allah’ın merhametinden, yardımından ve seni başarılı kılacağından emin ol ki onun rızasını kazanasın. Gerginlik ve kızgınlıktan uzak dur ki iç huzuru ve mutluluğu yakalayabilesin ve etrafındakilere sevgiyi ulaştırabilesin.
2- Yüzünde samimi ve dostça bir gülümseme olsun. Zira, gülümseyen yüz herkes tarafından sevilir. Tebessüm insanlara sunulan kolay bir sadakadır. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “İnsanlara tebessüm etmeniz de bir sadakadır” (Tirmizi ve başkaları rivayet etmiştir.)
Şair şöyle diyor:
Oğul, iyilik kolay bir şeydir: Hoşgörü ve yumuşak sözdür.
Güleryüz, karşısındakini mutlu eder, karşındakini ancak hoşgörülü ve güleryüz ile mutlu edebilirsin, aksine asık ve kızgın bir surat ile mutlu etmen mümkün değil. Güleryüz ile insanları cezp eder, kalbi hastalıkları tedavi eder, anlaşamayanlar arasındaki temel sorunu giderir ve etrafa sevgiyi yaymış olursun.
Şair’in bu sözlerine kulak ver:
Dedi ki: Gökyüzü kederlidir ve üzgün,
Dedim ki: Gülümse yeter gökyüzüne bakıp üzüldüğün
Umulur ki başkası seni sevinçli görür,
O da hüznünü bir kenara bırakır da sevinir.
3- Karşılaştığın arkadaşına onu sevdiğini ifade et. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Birisi kardeşini sevdiği zaman ona sevdiğini söylesin” (Ebu Davud ve Tirmizi rivayet etmiştir.)
Birisi ile selamlaştığında sevgi ve muhabbetle onunla selamlaş, elini sık, selamlaşmayı biraz uzat ve gözlerinin içine bak, çünkü sen onunla ya selamlaşıyor ya da konuşuyorsun, bu senin onu sevdiğini, ona değer verdiğini ona bildirir. Ve yine onun hâl hatırını, utandırmayacak şekilde özel durumlarını ve ailesinin durumunu sor.
4- Açık bir dille ve makul, orta ses tonuyla konuş ve dinleyicinin anlayamadığını tekrarla, ilk başta anlayamadıysa farklı bir şekilde anlatmanda hiçbir sakınca yoktur. Yeter ki anlatmak istediğini anlatabilesin. Hz. Aişe (r.a) validemiz Peygamberimiz’in (s.a.v) hadisi bu şekilde nitelendiriyor. “O (s.a.v) bir hadis söylediği zaman söylediklerin saymak isteyen kimse sayabilirdi” (Buhari)
Şehid İmam Hasan el-Benna’nın tavsiyelerinden: “Dinleyicinin işiteceğinden fazla sesinizi yükseltmeyin. Çünkü bu bencillik ve eziyet vermektir.”
Keskin veya rahatsız edici veya dinleyici tarafından bir tür kibir veya onu aşağılama olarak anlaşılabilir sözlerden kaçının. Dikkat et; her sözün bir yeri vardır. Küçüklerle konuşulan şeyler büyüklerle konuşulmaz veya büyüklerle konuşulan şeyler küçüklerle konuşulmaz. Arkadaşların ve akrabalarınla konuşabildiğin şeyleri, uzak ve daha önce tanımadığın kimselerle konuşman uygun olmayabilir.
İnsanlarla konumlarına göre muamele et. İlim, yaş ve toplumdaki değerine göre saygı göster.
5- Birisi seninle konuştuğunda sus ve nasıl ki başkalarının seni iyi bir şekilde dinlemesini istiyorsan sen de onu iyi bir şekilde dinle. Seninle konuşanın yüzüne bak. Konuştuklarını önemseyerek dinle, mecbur kalmadıkça lafını kesme, konuştukları arasında onu utandıracak hataları araştırma derdinde olma, aksine seninle olan ortak yanlarını bulmaya çalış. Anlaşamadığınız veya itiraz edeceğin bir şeyi iyi bir dille ona sor. Olumlu fikirler ver kendisine. Hoşlanmadığın bir şeyi dinlediğinde sinirlenme. Mümkün olduğunca kişisel konulardan uzak dur. Konuştuğun zaman sadece tartıştığınız konuda konuş, konu dışına çıkma.
6- Dürüst bir arkadaş ol. Ani abartılara ve yalanlara götürecek iddialardan uzak dur. Bu durumlarda (Abartı ve yalan iddialar söylediğinde) başkası ayıplarını sana söylemeyecek gizleyecek fakat daha çok senin nasıl biri olduğunu anlamış olacak. Ve artık sen onun gözünden düşmüş olacaksın. Bu Allah’ın azabını hak etmekten daha iyidir.
Peygamberimizin hadisini hatırla: “Kişi sürekli doğru söyler ve doğrunun peşinde olursa Allah katında doğrulardan (sıddîk) yazılır.” (Müslim)
İnsaflı ol, başkalarının erdemlerini, doğrularını ve başarılarını kabul et.
Davranışınızın görüş ve önerilerinize uygun olması dürüstlük ve doğruluktandır.
7- Gerçek manada alçakgönüllü ol. Kendi ayıp, kusur ve hatalarının farkında ol. Sen hiç kimseden daha değerli değilsin. Senden daha aşağı bir makamda olan, bünyesi senden daha zayıf olan, maddi durumu daha fakir olan hatta senden daha küçük yaştakilerden bile daha değerli değilsin.
Başkalarını hor görebilirsin ancak o Allah katından senden daha hayırlı olabilir. Bazen öyledir zaten.
Gerçek alçakgönüllülük iyi davranışlarda bulunmanızı veya başkalarına saygısızlık etmek veya çıkarlarını azaltmak anlamında konuşmanızı önler. Bu, insanlara azgınlık duygusu veren sahte alçakgönüllülüğün yanı sıra, hak sahibi, din ve kutsallığı kazanmak yerine, herhangi bir sınava karşı kendini kazandığında sahteciliğini gösteremez.
Münazarada kişi doğru ve gerçekleri kabul etmeye çalışacak.
Büyük İmam Muhammed bin İdris el-Şafii ne güzel demiştir:
“Kimseyle münazara etmek istemedim,
Sadece Allah’ın, gerçekleri onların diliyle anlatmasını istedim.”
8- Arkadaşlarının yaptığı başarı ve doğruları kapmaya çalış ve onları daha çok teşvik et ki, arkadaşlığına, alçakgönüllülüğüne ve sevgine inansınlar ve başarı yolunda daha çok azim ve mücadele etsinler. Bununla beraber iyi bir dille hatalarını gidermeye çalış, sahabenin hatalarını gördüğü zaman “Ne oluyor da bu kimseler…” (Muslim) diyen peygamberine (s.a.v) tabi ol.
9- Arkadaşlarının hallerini sor, ara sıra onları ziyaret et, hastalarını ziyaret et, iyi ve kötü günlerinde yanlarında ol, ihtiyaçlarını karşıla, malından, ailenden, kişiliğinden ve yeteneklerinden onlara yardım et.
10- “Kişinin kendisini ilgilendirmeyen (mala yani) şeyleri terk etmesi iyi bir Müslüman olmasının alametlerindendir.” (Tirmizi ve başkaları) Bu hassas bir noktadır. Herkesin özel durumları vardır, başkalarının bu durumlara karışması gerekmez. Zeki kimse bu durumlarını fark eder ve bu konuda arkadaşlarına soru sorarak utandırmaz. Bunların dışında yardım edilmesi veya danışılması gereken yerde yardım etmesi iyidir. Örnek olarak arkadaşının büyük günahları işleyeceğini ve Allah’ın kanunları dışına çıkacağını fark ettiği zaman onu iyi ve güzel bir dille uyarması, iyiliği emretmesi ve kötülükten men etmesi gerekir.
Tüm bunlardan sonra, sosyal zekâ ve sosyal zevke dair her şeyi anlattığımızı iddia etmiyoruz. Zira konu çok geniş ve karmaşıktır. Birisi söylediğimiz her şeyi yerine getirmekten kendini aciz görürse Allah’a sığınıp yardım dilemekten başka bir çaremiz yoktur demek. Başarı ancak Allah’tandır.
Yüce Allah’ın bu ayetini hep göz önünde bulundur: “Ama bilin ki benim velim, kitabı indiren Allah’tır. O, iyileri koruyup kollar.” (Araf, 196)