Bu satırlar, imani açıdan önemli anlamlar içermektedir. Allah’ın rızasını kazanmayı, cennetine girmeyi, gazabından kurtulmayı ve karışıklığın arttığı, müstehcenliğin, batılılaşma ve çarpıtma kampanyalarının çoğaldığı bir dönemde İslam’a ve ümmete fayda sağlamayı amaçlayarak imanın gereklerini yerine getirmek ve Rabbin affına nail olmayı içermektedir.
Mısır’ın, demokratik yöntemle seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Dr. Muhammed Mursi’nin altı yıllık hapis sürecinden sonra şehadetine tanıklık ettiği bu son olaylarda, şehidin yeryüzüne kök salmış dağlar gibi sarsılmayan sabrını ve doğru yoldan sapmadan hak yolundaki sebatını gözler önüne serdi. Onun bu tutumu, bütün davetçiler, iyiliği emreden ve kötülükten men eden yöneticiler ve hala insanlar arasında hakka dayanarak hak yolunda yürüyenler için çok önemli ve veciz bir mesaj içermektedir. Bu mesajın içeriği ise şudur: “Takvayı azık alarak, Allah’a tevekkül ederek, hakka dayanarak, Allah’ın rızasını ve cennetini isteyerek yürümekte olduğunuz hak yolda yürümeye devam edin.”
İslam Hukuku Akademisi Genel Sekreteri Dr. Abdullah Zubeyir Abdurrahman, kaleme aldığı bu veciz mesaj, Müslümanların saflarındaki murabıtlara, Allah düşmanlarına karşı tetikte duranlara ve İslam’ı hakim kılmak, akideyi pekiştirmek ve şeriatı korumak için ümmeti uğruna, dini uğruna; kimliğini, ırzını ve topraklarını muhafaza etmek adına ölümü göze alarak Allah yolunda cihad edenlere rehberlik etmektedir.
İmanın Gereklilerinden Biri Olarak Sebat
Hak ve ilkeler üzerine sebat etmek, mümin ve muvahhitlerin en önemli özelliklerinden biridir. Hatta imanın gereklilerinden biri olup, sadece zalimlere karşı mücadele eden, kendini iyilik yapmaya ve Allah’a itaate adayan müminlerin idrak edebileceği bir amaçtır.
Sebat Alanları
1- İlkeler Üzerine Sebat Etmek
İşte Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Kureyşliler onu ve arkadaşlarını korkutmak, onlara işkence etmek ve hakaret etmek suretiyle onu dininden ve davetinden vazgeçiremediklerini anlayınca hemen amcası Ebu Talip’e başvurup şöyle dediler: “Ey Ebû Tâlib!.. Sen, bizim yaşlı ve ileri gelenlerimizden birisin. Yeğenini yaptıklarından vazgeçirmek için sana müracaat ettik; fakat, sen istediğimizi yapmadın. Vallahi, artık bundan sonra onun babalarımızı, dedelerimizi kötülemesine, bizi akılsızlıkla itham etmesine, ilâhlarımıza hakaretlerde bulunmasına asla tahammül edemeyiz! Sen, ya onu bunları yapıp durmaktan vazgeçirirsin yahut da iki taraftan biri yok oluncaya kadar onunla da seninle de çarpışırız!” Bunları söyledikten sonra ayrılıp gittiler. Bunun üzerine Ebu Talip Peygamber Efendimizi yanına çağırarak şunları söyledi: “Kardeşimin oğlu!.. Kavminin ileri gelenleri bana başvurarak, senin onlara dediklerini bana arz ettiler. Ne olursun, bana ve kendine acı! İkimizin de altından kalkamayacağımız işleri üzerimize yükleme! Kavminin hoşuna gitmeyen sözleri söylemekten artık vazgeç!” Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey amca!.. Güneş’i sağ elime, Ay’ı da sol elime verseler, ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem! Ya Allah bu dini hâkim kılar yahut ben bu uğurda canımı veririm!”
2- Eziyet ve İşkencelere Karşı Sebat Etmek
Allah’a davet ve İslam’ı tebliğ görevini üstlenenlerin çoğu yarı yolda döküldüler. Kimisi yolun başında, kimisi yolun ortasında, kimisi de daha sonraki süreçlerde az bir dünya malı karşılığında kandırılarak veya çeşitli işkencelere maruz kalmak veya fitneye düşmek suretiyle döküldüler. Bütün bunlar Allah’ın davet yolundaki bir sünnetidir. Allah (c.c.) bu hususu şöyle ifade etmektedir: “Elif Lâm Mîm. İnsanlar, "İnandık" demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler. Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.” (Ankebut, 1-3).
3- İmtihan Anında Sebat Etmek
Şüphesiz Allah (c.c.), dünya hayatını ve ölümü bir imtihan için yaratmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk, 2). Allah (c.c.) bütün bunları, müminlerin sabırlı mı isyankâr mı olduklarını sınamak için yapmıştır. Hakiki mümin, her türlü zorluğa karşı sebat edip dik duran kimsedir. Mümin kimse sabrettiği ve sebat ettiği sürece Allah’ın (c.c.) onunla beraberdir.
Sebat Etmeyi Kolaylaştıran Etkenler
- Allah’ın Dinine Yardım Etmek
Hayatını sebat ve kararlılık üzerine kurmak isteyen bir kimse, Allah’ın dinini, kanunlarını ve peygamberinin sünnetini desteklemek zorundadır. Allah (c.c.) bu hususu şöyle açıklamaktadır: “Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.” (Muhammed, 7).
- Allah’ın İyilik Dışında Bir Şey Yapmadığına İman Etmek
Sebat ve kararlılık ehli, Allah’ın (c.c.) bütün yaptıklarının iyi ve hayırlı olduğuna yakinen inanır. Hikmeti bilinsin veya bilinmesin, etkileri görülsün veya görülmesin insanın başına gelen ve kendisine isabet eden her şeyin hayırlı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü kötülükler Allah’a nispet edilemez. İyilikler onun eliyle gerçekleşir ama kötülükler ondan meydana gelmez.
- Allah’ın Kendileriyle Beraber Olduğuna Kesin Bir Şekilde İman Etmek
Mümin kimse, Allah’ın kendisiyle beraber olduğuna, onu destekleyeceğine ve onu koruyacağına kati bir şekilde iman etmesi gerekir. Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz, Allah inananları savunur. Doğrusu Allah hiçbir haini, nankörü sevmez.” (Hac, 38).
Alemlerin Rabbi (c.c.), müminlere Allah’ı zikretmeyi tavsiye ederek şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.” (Enfal, 45)
- Allah’ın Hükümlerine ve İlkelerine Uyup Saygı Göstermek
Zorluk, bela, fitne ve sıkıntı anında sebat etmeye yardımcı olan etkenlerden biri de Allah’ın hükümlerine ve ilkelerine uyup saygı göstermek ve İslam adabına ve öğretilerine bağlı olduğunu göstermektir. “Durum öyledir. Her kim Allah'ın hükümlerine saygı gösterirse, şüphesiz ki bu kalplerin takvasından (Allah'a karşı gelmekten sakınmasından)dır.” (Hac, 32).
Allah Resulü (s.a.v.) sebat etme noktasında Allah’a çokça dua ederdi. Bu nedenle Müslümanların da bunu yapması gerekir. Müslümanın her olay karşısında sarsılmaması, en ufak bir darbeyle sendelememesi ve en küçük bir fitne karşısında telaşa kapılmaması gerekir.
.