ترجمات

Ebu Hanife’nin Düşüncesinde Eğitim Teorisi

Modern eğitim teorisi dinden uzaklığı bir meziyet olarak sunar. Ama eğitim islamın özüdür. Bunu da en iyi şekilde İmam Ebu Hanife açıklamıştır. Araştırmacı Halid Şeride ‘Ebu Hanife’nin Düşüncesinde Eğitim Teorisi’ başlıklı çalışması buna çok güzel bir örnektir.

 

Ebu Hanife’nin Hayatından Küçük Bir Kesit

O, Numan b. Sabit’tir. Hicri 80 yılında doğdu. Irak’ın Kufe kentinde büyüdü. Fıkıh alanında derinleşti ve aynı zamanda başarılı bir tacirdi.

Kufe mescidinde ilmini tahsil etti. Rey ekolüne imamlık etti. En büyük öğrencileri: Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’dir.

Hicri 150 yılının Recep ayında 70 yaşındayken vefat etti. Irak’a defnedildi.

 

Ebu Hanife Ekolünün Eğitim Teorisi

Allah’ı Memnun Etmek İçin Uzmanlaşmak

İmam Ebu Hanife ilmi talep etmek Allah’ın rızasını kazanmaya vesile kıldı. Farklı farklı ilim dallarında uzmanlaştı. Özellikle fıkıh alanında derinleşti. Şöyle derdi: “En iyi fıkıh imanın öğrenilmeisdir.” Bu alanda öyle derinleşti ki: “İnsanlar Ebu Hanife’nin fıkhına ihtiyaç duyuyorlar” demeye başladılar. Herkesçe Kabul gören bir otorite oldu. Ebu Hanife çizdiği bu yolda Allah’ razı edecek onu memnun edecek gerçek alimleri yetiştirmeye koyuldu.

 

En Hayırlı İlim Çocukluk ve Gençlik Çağında Öğrenilen İlimdir

Ebu Hanife zamanının öğrencilerinin ilgi odağıydı. Öğrencilerin onun ilim halkalarına katılmak için büyük bir aşkla uğraşırlardı.

Öğrencinin temel eğitimini tamamlamadan başak isle meşgul olmasını hoş karşılamazdı. Günümüzde bu zorunlu eğitim olarak adlandırılmaktadır. Küçükken hem zihnen hem de ruhen bir öğrenilecek ilmin alımı daha kolay olduğundan başka bir şeyle meşgul olunmaması gerektiğini dile getirirdi.

 

İlimde İhlaslı Olmak ve Alimlere İkramda Bulunmak

İmam Ebu Hanife istifade edeceği konuşalra çok meraklı ve istekliydi. Gece gündüz ilim öğrenmek için çok çeşitli sıkıntılara sabretti. Çok vakarlıydı ve öğrencilerin boş işlerle uğraşılan meclislerden uzak durmaları için uyarırdı.

Alimlere ikramda bulunmasına da kednidinde daha güzel verilecek örnek yoktur. Küçük oğlu Hammada fatiha suresini çok iyi bir şekilde öğrenince, oğlunun hocasına beş yüz dirhem hediye olarak gönderdi. Kendisine bir elbise aldığında aynısını yakınındaki alimlere alıp gönderirdi. Bununla ilim meclislerinin önemini ve heybetini yüceltmek istemiştir. Öğrencisi Ebu Yusuf da hocası gibi hareket ederdi.

 

Ebu Hanife’nin İlim Meclisleri ve Öğrencileriyle Münasebetleri

Kendi öğrencilerine karşı ve meclisinde oturanlara karşı çok merhametliydi ve onlara şu tavsiyelerde bulunurdu: Çok sabırlı, ahlaklı olun ve geniş gönüllü olun. Ailelerinizi ihmal etmeyiniz. Onların eğitimlerine gereken ehemmiyeti gösterin. Hastaları ziyaret edin. Selamı yayın, başkalarıyla güzel bir şekilde tartışın.

 

İlim Meclislerindeki Tartışmanın Serbestiyeti

Ebu Hanife kendi ilim meclislerinde yeni fikirlerin, ortaya çıkması için münazara ve münakaşaya büyük önem verirdi. Başkalarının görüşlerine büyük bir saygı ile önem gösterilirdi. Ebu Hanife münazaranın dinin anlaşılması için örnek bir metod olduğuna kanaat getirirdi.

 

Hocanın Önemi, Yetkinliği ve Bilgisi

Öğretmen, alimin statüsüne ve kutsallığına sahiptir; öğretmen, insanın ve bilgisinin güvenirliği konusundaki b önemini ve geçerliliğini sağlamıştır: Sabırlı halim ve vakarlı bir şeyh buldum .

Ebu Hanife kişinin bir alanda uzmanlaşmasını ve bu alanda çok olmasını önemsiyordu. Kendi alanın dışındaki meselerle çok fazla ilgilenmesini hoş karşılamazdı.

Bilginin kaynakları: Kitap, Sünnet, Kıyas, İcma olarak belirlemişti. Şöyle diyordu: “ Resulullah’tan bir haber geldiğinde alırız, sahabeden bir haber geldiğinde tercih ederdik, tabiinden bir haber geldiğinde ise, araştırırdık.” “ Tabiin için: Onlarda adam biz de adamız” derdi. Bu da onun delil, ictihad ve görüşe öneminin göstergesiydi.

 

.

اقراءة المزيد من مواضيع

متعلقة بالقسم